Böyle mânevî kuvvetlerle de takviye edilerek dünyâ coğrafyasına hükmeden, târihi elinin çizdiği mecrâdan akıtan dâhî pâdişâh, büyük cihângir Kânûnî Sultan Süleyman Han, şahsiyeti ve icraatı ile tam ve emsalsiz bir ihtişâmın temsilcisidir..
Güçten ve tâkatten kesilmiş olduğu halde iştirâk ettiği Zigetvar seferi, O’nun rûhundaki hamle, gayret gücü ve îmân çağlayanını göstermeye kâfîdir.
Devrindeki sayısız sefer ve fütûhâtın çoğuna bizzat kendisi iştirâk ve kumanda etmiş bulunan Kânûnî, son seferi olan Zigetvar’a çıkacağı zaman, Sadrâzam Sokullu huzûruna gelerek:
“–Sultanım, ümmete sayısız zaferler hediye ettiniz!. Yoruldunuz!. Ömrünüzü âlem-i İslâm’a vakfettiniz!. Bu seferin meşakkatine bu yaşta katlanmanız müşküldür. Bu sebeple siz, İstanbul’da kalıp idâreye devâm ediniz. Ben ve vezirler, paşalar sefere iştirâk edelim. Gözünüz arkada kalmasın!..” dedi.
Ulu Hakan Kânûnî, Sokullu’ya dedi ki:
“–İyi dinle Sokullu!.. Bu vasıyetimi, benden sonra gelecek nesle de aktar!. Bir pâdişâh, dâimâ askerleri ile birlikte sefere çıkmalıdır. Asker, pâdişâhını yanında görünce şecâati artar!. Düşman ise, pâdişâh sefere iştirâk ettiği için karşısındaki orduyu çok güçlü görür. Kuvve-i mâneviyyesi bozularak cesâreti kırılır. Harbi kazandıran asıl sâik, mânevî kuvvettir! Bizlerin çocuk yaştan beri devlet idâresinde sayısız tecrübemiz vardır. Seferlerde bu tecrübeye âcil ihtiyaç duyulan durumlar meydana gelebilir. Anlar, dakîkalar çok zaman kaderin akışını tâyin eder. Bu sebeple, yaşlı olmama rağmen sefere iştirâk edeceğim!..Sarayda kalıp, baş yastıkta ölürsem, yarın rûz-i mahşerde fâtih cedlerimin huzûruna nasıl çıkabilirim?!.”
Sokullu da:
“–Karar Pâdişâh’ımındır..” mukâbelesi ile sükût etti.
Pâdişâh, ilerleyen yaşı sebebiyle aylar süren bir yolculuğu, at sırtında nasıl tamamlayabilecekti?!. Bunun için, at üstünde dik durabilsin ve askerlere dinç görünebilsin diye sırtına kuşak gibi urgan sardılar.
28 Ocak 2011 Cuma
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN'IN SON SEFERİ
İlber Ortaylı muhteşem Yüzyıl için ne dedi?
Muhteşem Süleyman büyük bir mareşal, usta bir kuyumcu, beğenilen bir şairdi. Yaptıklarını ve yaşadıklarını, bir hükümdarın ne olduğunu anlayarak değerlendirmek gerekir. Kanuni üzerinden aleme ders vermek manasızdır.
Çağdaşı olan Türkler ve bütün imparatorluk tebaası ona Kanuni demeyi tercih etti; oysa yaptığı kanunlar kendisinden evvel yapılanların bir derlemesi gibidir. Bu kanunnameler toplumun hayatı için elzemdi. Kanuni de hepsinden daha mükemmelini yaptı. Arazi meselesinin düzenlenmesi en önde gelenidir, bu nedenledir ki tebaası onu "Kanuni" diye nitelendirdi. Ama bütün dünya ona "Muhteşem" diyordu.
Avrupa'da ulusal devletlerin oluşmaya başladığı, ortaçağ monarşilerinin yeni dünyaya intibak kavgası verdiği bir devirde tahta geçti. O padişah olduğu sıralarda Macaristan baştan ayak György Dosza (Erdelli bir küçük soylu) başkanlığındaki köylü ayaklanmaları sarsılıyordu. Almanya köylü ayaklanmalarını, İngiltere Protestan-Katolik din reformu kavgalarının yaşıyordu. Her yerde de hükümdarlar kan ve zulüm ile ayaklanmacıları yok edip güvenliği yeniden kurdular.
Yerinde duramayan bir komutandı
İspanya ve Avusturya Habsburgların elindeydi, bunlar üstelik Almanya imparatorluk tacı için de seçilirlerdi. Kendilerinden yaka silken Fransa'ydı. Kanuni devri kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa diplomasisine vakıf olduğu ve Avrupa'yı birbirine düşüren politikalar tertiplediği, güttüğü bir devir olmamıştır.
Kanuni 1495'te Trabzon'da doğdu. Babası Yavuz Selim oranın sancak beyiydi; anası aksini iddia edenler olmakla birlikte Kırım Hanı Mengli Giray'ın kızıdır deniyor. Galiba büyük Mareşal Yavuz Selim Han ona dikensiz gül bahçesi gibi bir taht hediye etmiştir.
1520'de, 25 yaşında Osmanlı tahtına oturdu. Mükemmel bir askeri eğitim almıştı. Adet olduğu üzere Enderun'da içoğlanlarıyla birlikte ve zaman zaman özel olarak eğitim gördü. Günü geldi Manisa'da Saruhan sancakbeyi oldu. O dönemde tek eşi şehzade Mustafa'nın annesi Mahidevran'dı. Bazıları nikahsız eşi diyor, padişahın nikahı bir hadise değildir. Düğün dernek olmaz, bir şehzadenin mürüvveti, onun sünneti düğünüdür.
Genç hükümdar bilgiliydi. Tahta çıktığının ertesinde 1521'de Belgrad'ı aldı. Macaristan'ı Tuna'nın güneyinden itmişti ve Fatih'in alamadığı yeri Osmanlı mülküne kazandırmıştı. Ertesi yıl Rodos'u aldı. O da Fatih kuşatması geçirmiş bir adaydı. Ortaçağ Hıristiyan dünyasının ünlü tarikatı St. John şövalyelerinin merkez üslerindendi. Kuşatmada vira ile teslim oldular. Canları ve malları bağışlandı. Aman verilmeyenler, kalenin içinde bulunan Fatih'in talihsiz şehzadesi Cem Sultan'ın torunları ve torun çocuklarıydı. İki kuşaktır Hıristiyandılar. Katledildiler.
1526'da gün boyu süren savaşla Avrupa'nın kudretli Macaristan'ı ortadan kalktı. Hünkar yerinde duramayan mareşallerdendi. O dönemin içinde başka seçenek de yoktur. 1534'te Mezopotamya seferini yaptı, Bağdat ve Tebriz'i zaptetti. Preveze Deniz Savaşı ile Akdeniz'de Osmanlı'nın ağırlığı hissedildi. Ömrü Avusturya ve İran harpleriyle geçti.
Hürrem ölene kadar ona hep sadık kaldı
Son sağlam kaleyi, Zigetvar'ı fethetmeden bir gün önce ölmüştür. Ölümü askerden gizlendi ve hünkarın tahmit edilen vücudu giydirilerek seferin başındaymış gibi ta İstanbul'a kadar ordunun başında getirildi. İç organları Zigetvar sahrasında gömüldü. Macarlar 1980'lerde o türbeyi Turgut Cansever'e restore ettirdiler ve bizim yapmadığımız bir şey yaptılar, dev bir Kanuni heykelini de Zigetvar sahasının ortasında diktiler.
Osmanlı tarihinin en büyük portreleri onun asrındaydı: Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa, Şeyhülislam (o zaman müftü denirdi) Ebusuud efendi, Kemal Paşazade ve Taşköprülüzade gibi tarihçi ve alimler, Mimar Sinan gibi dahi sanatçılar... Ortam müsaitse dahiler birbiri ardına açılır.
Bütün askerler gibi Kanuni de ten zevkinden uzak kalamaz. Ama onun kadar romantik ve edip bir adam yoktur. Kılıç tutan eli kuyumcu eğesini de aynı maharetle kullanır. Hünkar birinci sınıf bir kuyumcudur. Dahası Muhteşem Süleyman monogamdır, tek eşin tadını çıkaracak maharette biridir. Hürrem ölene kadar Kanuni ona sadık kaldı. Hayatı boyu sadık kaldığı eşi birlikte olduğu Hürrem Sultan'dı.
Kanuni üzerinden aleme ders vermenin bir manası yoktur. Büyük dedesi, dedesi, babası gibi saray dışında seferde öldü.
1520 ile 1566 arasında dünya tarihi mareşal görmüştür, Venedik'in ustalarını bile imrendiren bir kuyumcu görmüştür, Türk milleti şairler asrında şiirleri pekala okunan ve darb-ı mesel haline gelen bir şair görmüştür.
İki şehzadesini ve torunlarını katletmek zorunda kaldı, en çok sevdiği oğlu Şehzade Mehmet'in ölümünü gördü. Uzun saltanatında bir Avrupa ve Ortadoğu imparatorluğunun sahibiydi. Çileli ömürdür, yaptıklarını ve yaşadıklarını bir hükümdarın ne olduğunu anlayarak değerlendirmek gerekir.
Çağdaşı olan Türkler ve bütün imparatorluk tebaası ona Kanuni demeyi tercih etti; oysa yaptığı kanunlar kendisinden evvel yapılanların bir derlemesi gibidir. Bu kanunnameler toplumun hayatı için elzemdi. Kanuni de hepsinden daha mükemmelini yaptı. Arazi meselesinin düzenlenmesi en önde gelenidir, bu nedenledir ki tebaası onu "Kanuni" diye nitelendirdi. Ama bütün dünya ona "Muhteşem" diyordu.
Avrupa'da ulusal devletlerin oluşmaya başladığı, ortaçağ monarşilerinin yeni dünyaya intibak kavgası verdiği bir devirde tahta geçti. O padişah olduğu sıralarda Macaristan baştan ayak György Dosza (Erdelli bir küçük soylu) başkanlığındaki köylü ayaklanmaları sarsılıyordu. Almanya köylü ayaklanmalarını, İngiltere Protestan-Katolik din reformu kavgalarının yaşıyordu. Her yerde de hükümdarlar kan ve zulüm ile ayaklanmacıları yok edip güvenliği yeniden kurdular.
Yerinde duramayan bir komutandı
İspanya ve Avusturya Habsburgların elindeydi, bunlar üstelik Almanya imparatorluk tacı için de seçilirlerdi. Kendilerinden yaka silken Fransa'ydı. Kanuni devri kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa diplomasisine vakıf olduğu ve Avrupa'yı birbirine düşüren politikalar tertiplediği, güttüğü bir devir olmamıştır.
Kanuni 1495'te Trabzon'da doğdu. Babası Yavuz Selim oranın sancak beyiydi; anası aksini iddia edenler olmakla birlikte Kırım Hanı Mengli Giray'ın kızıdır deniyor. Galiba büyük Mareşal Yavuz Selim Han ona dikensiz gül bahçesi gibi bir taht hediye etmiştir.
1520'de, 25 yaşında Osmanlı tahtına oturdu. Mükemmel bir askeri eğitim almıştı. Adet olduğu üzere Enderun'da içoğlanlarıyla birlikte ve zaman zaman özel olarak eğitim gördü. Günü geldi Manisa'da Saruhan sancakbeyi oldu. O dönemde tek eşi şehzade Mustafa'nın annesi Mahidevran'dı. Bazıları nikahsız eşi diyor, padişahın nikahı bir hadise değildir. Düğün dernek olmaz, bir şehzadenin mürüvveti, onun sünneti düğünüdür.
Genç hükümdar bilgiliydi. Tahta çıktığının ertesinde 1521'de Belgrad'ı aldı. Macaristan'ı Tuna'nın güneyinden itmişti ve Fatih'in alamadığı yeri Osmanlı mülküne kazandırmıştı. Ertesi yıl Rodos'u aldı. O da Fatih kuşatması geçirmiş bir adaydı. Ortaçağ Hıristiyan dünyasının ünlü tarikatı St. John şövalyelerinin merkez üslerindendi. Kuşatmada vira ile teslim oldular. Canları ve malları bağışlandı. Aman verilmeyenler, kalenin içinde bulunan Fatih'in talihsiz şehzadesi Cem Sultan'ın torunları ve torun çocuklarıydı. İki kuşaktır Hıristiyandılar. Katledildiler.
1526'da gün boyu süren savaşla Avrupa'nın kudretli Macaristan'ı ortadan kalktı. Hünkar yerinde duramayan mareşallerdendi. O dönemin içinde başka seçenek de yoktur. 1534'te Mezopotamya seferini yaptı, Bağdat ve Tebriz'i zaptetti. Preveze Deniz Savaşı ile Akdeniz'de Osmanlı'nın ağırlığı hissedildi. Ömrü Avusturya ve İran harpleriyle geçti.
Hürrem ölene kadar ona hep sadık kaldı
Son sağlam kaleyi, Zigetvar'ı fethetmeden bir gün önce ölmüştür. Ölümü askerden gizlendi ve hünkarın tahmit edilen vücudu giydirilerek seferin başındaymış gibi ta İstanbul'a kadar ordunun başında getirildi. İç organları Zigetvar sahrasında gömüldü. Macarlar 1980'lerde o türbeyi Turgut Cansever'e restore ettirdiler ve bizim yapmadığımız bir şey yaptılar, dev bir Kanuni heykelini de Zigetvar sahasının ortasında diktiler.
Osmanlı tarihinin en büyük portreleri onun asrındaydı: Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa, Şeyhülislam (o zaman müftü denirdi) Ebusuud efendi, Kemal Paşazade ve Taşköprülüzade gibi tarihçi ve alimler, Mimar Sinan gibi dahi sanatçılar... Ortam müsaitse dahiler birbiri ardına açılır.
Bütün askerler gibi Kanuni de ten zevkinden uzak kalamaz. Ama onun kadar romantik ve edip bir adam yoktur. Kılıç tutan eli kuyumcu eğesini de aynı maharetle kullanır. Hünkar birinci sınıf bir kuyumcudur. Dahası Muhteşem Süleyman monogamdır, tek eşin tadını çıkaracak maharette biridir. Hürrem ölene kadar Kanuni ona sadık kaldı. Hayatı boyu sadık kaldığı eşi birlikte olduğu Hürrem Sultan'dı.
Kanuni üzerinden aleme ders vermenin bir manası yoktur. Büyük dedesi, dedesi, babası gibi saray dışında seferde öldü.
1520 ile 1566 arasında dünya tarihi mareşal görmüştür, Venedik'in ustalarını bile imrendiren bir kuyumcu görmüştür, Türk milleti şairler asrında şiirleri pekala okunan ve darb-ı mesel haline gelen bir şair görmüştür.
İki şehzadesini ve torunlarını katletmek zorunda kaldı, en çok sevdiği oğlu Şehzade Mehmet'in ölümünü gördü. Uzun saltanatında bir Avrupa ve Ortadoğu imparatorluğunun sahibiydi. Çileli ömürdür, yaptıklarını ve yaşadıklarını bir hükümdarın ne olduğunu anlayarak değerlendirmek gerekir.
Etiketler:
hürrem,
ibrahim paşa,
ilber ortaylı,
kanuni,
maktul,
muhteşem yüzyıl,
sokullu
27 Ocak 2011 Perşembe
MUHTEŞEM YÜZYIL DİZİSİNİ KINIYORUZ....
YAKLAŞIK BİR AYDIR EKRANLARDA OLAN MUHTEŞEM YÜZYIL İSİMLİ DİZİ KANUNİ DEVRİNİ ANLATMAKTADIR. ANCAK DİZİNİN SENARYOSU İLE 46 YIL OSMANLI DEVLETİ'NDE PADİŞAHLIK YAPMIŞ YÜCE HAKAN'IN YAŞANTILARI ZERRE KADAR ÖRTÜŞMEMEKTEDİR.BU KONU İLE İLGİLİ İLERLEYEN GÜNLERDE BİRÇOK OTORİTENİN GÖRÜŞLERİNİ BURADA YANSITACAĞIZ.
ŞUNU BİLMELİYİZ Kİ OSMANLI DEVLETİ BİZİM TARİHİMİZ VE KÖKÜMÜZDÜR.BU YÜZDEN BİR AĞACI YOK ETMENİN EN KOLAY YOLU ONU KÖKLERİNDEN AYIRMAKTIR.BAZI KİŞİLER MAKSATLI OLARAK BUNU YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR.BİZLERE DÜŞEN ONLARA KÜFRETMEK BAĞIRIP ÇAĞIRMAK DEĞİLDİR.ZATEN ONLARIN DA İSTEDİĞİ BUDUR.BİZLER ÖNCE TARİHİMİZİ KENDİMİZ ÖĞRENMELİYİZ.DAHA SONRA DA YAKIN ÇEVREMİZDEN BAŞLAYARAK BUNU ANLATMALIYIZ.BU TARZ OYUNLARA DA EN GÜZEL CEVABI VERİRİZ.
SİZLERİ BU FİLMİ İZLEMEMEYE VE ŞİKAYET ETMEYE DAVET EDİYORUM.
http://www.rtuk.org.tr/ ADRESİNE GİREREK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER BÖLÜMÜNDEN BU DİZİYİ ŞİKAYET EDEBİLİRSİNİZ...
ŞUNU BİLMELİYİZ Kİ OSMANLI DEVLETİ BİZİM TARİHİMİZ VE KÖKÜMÜZDÜR.BU YÜZDEN BİR AĞACI YOK ETMENİN EN KOLAY YOLU ONU KÖKLERİNDEN AYIRMAKTIR.BAZI KİŞİLER MAKSATLI OLARAK BUNU YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR.BİZLERE DÜŞEN ONLARA KÜFRETMEK BAĞIRIP ÇAĞIRMAK DEĞİLDİR.ZATEN ONLARIN DA İSTEDİĞİ BUDUR.BİZLER ÖNCE TARİHİMİZİ KENDİMİZ ÖĞRENMELİYİZ.DAHA SONRA DA YAKIN ÇEVREMİZDEN BAŞLAYARAK BUNU ANLATMALIYIZ.BU TARZ OYUNLARA DA EN GÜZEL CEVABI VERİRİZ.
SİZLERİ BU FİLMİ İZLEMEMEYE VE ŞİKAYET ETMEYE DAVET EDİYORUM.
http://www.rtuk.org.tr/ ADRESİNE GİREREK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER BÖLÜMÜNDEN BU DİZİYİ ŞİKAYET EDEBİLİRSİNİZ...
TARİH NEDİR? TARİHİN KONUSU,YÖNTEMLERİ
BU NOTLAR , BENİM DERSLERDE ANLLATTIĞIM TARİH NOTLARIMDIR.FAYDALANMANIZ DİLEĞİYLE...
TARİH NEDİR?
Tarih,insanların geçmişteki her türlü faaliyetini olayların birbiriyle olan ilişkilerini sebep-sonuç;yer-zaman göstererek belgelere dayalı olarak inceleyen bilim dalıdır.
· Bir olayın tarihi olay olarak değerlendirilebilmesi için yerinin ve zamanının bilinmesi ve olayın üzerineden belli bir zaman geçmesi gerekir.
· Tarihi olaylar süreklilik gösterdiği için olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi bulunur.
TARİHİN KONUSU:
· Tarihin konusu insandır.İnsanla ilgili herşey tarihin konusu içine girer.
TARİHİN YÖNTEMLERİ:
· Her bilim dalı mutlaka araştırmalarında bir yöntem kullanır.Tarihin yöntemi olayları inceleyerek anlamak ve açıklamaktır.Bunun için sistematik bir yöntem izlenir.Bu sistem:
1. TARAMA: Tarihi olaya kaynaklık edebilecek her türlü bilgi ve belge bulunması.
2. TASNİF(SINIFLANDIRMA):Toplanan verilerin sınıflandırılması aşamasıdır.
3. TAHLİL(ÇÖZÜMLEME):Elde edilen verilen yeterli olup olmamasının kontrol edilmesidir.
4. TENKİT(ELEŞTİRİ):Toplanan verilerin güvenirliliğinin tespit edilmesidir.
5. TERKİP(SENTEZ):Toplanan verilen birleştirilerek sonuca ulaşılmasıdır.
TARAMA:
Tarihe malzeme olan her türlü malzeme kaynak adını alır.Tarihi kaynakların özellikleri farklı farklıdır.
1. Birinci Elden Kaynaklar:Tarihi olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır.
2. İkinci elden kaynaklar: Olayın geçtiği döneme yakın ya da o dönemin kaynaklarından yararlanılarak oluşmuş kaynaklardır.
3. Yazılı Kaynaklar: Ferman,mühür,para,gazete vb. kaynaklar.
4. Sözlü Kaynak:Destan,efsaneşiirvb. Kaynaklar.
5. Kalıntılar:Arkeolojik kalıntılar,eşyalar vb. kaynaklar.
TASNİF:
· Tasnif üç şekilde yapılır:
1. Zamana göre(çağ,yüzyıl gibi zamansal kavramlarla)
2. Mekana göre(coğrafi bir yere göre(Avrupa Tarihi gibi))
3. Konuya göre(Siyasi,kültürel,ekonomik gibi)
Etiketler:
belge,
geçmiş,
tarih,
tarihin konusu,
tarihin yöntemleri,
tasnif
26 Ocak 2011 Çarşamba
GÜL İLE BÜLBÜLÜ BİR DE EBRU İLE İZLEYİNİZ...
BİZLER GEÇMİŞTE GÜL İLE BÜLBÜL HAKKINDA ÇOK ŞİİRLER YAZMIŞIZ VE BUNLARI OKURKEN HEP İÇTEN AHH ÇEKMİŞİZ SANKİ BİZİ ANLATIR GİBİ.HALBUKİ GÜL VE BÜLBÜL GERÇEK AŞKI ANLATIR.YANİ ALLAH AŞKINI...
BAŞLARKEN...
MERHABA SAYIN ZİYARETÇİLER,
BU BLOGU AÇMAK BENİM İÇİN ÖNEMLİ.ÇÜNKÜ BİZLER TARİHİMİZLE VAR OLAN BİR MİLLETİN EVLATLARIYIZ.BU BAĞLAMDA TARİHİ BİLMEK VE ONADAN DERS ALMAK BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.
BU BLOGDA TARİHLE İLGİLİ HERŞEYİ PAYLAŞACAĞIZ İNŞAALLAH.YERİ GELDİĞİNDE DERS NOTLARINI VE YAZILI SINAVLARI;YERİ GELDİĞİNDE İSE ŞANLI TARİHİMİZ HAKKINDA BİLDİKLERİMİZİ PAYLAŞACAĞIZ.
BUNLARI YAPARKEN SİZLERDEN İSTİRHAMIM İSE ŞU OLACAK. BENİM YANLIŞIM VARSA ONU SÖYLEYİNİZ;BEN DÜZELTİRİM.EĞER YANLIŞIM YOKSA LÜTFEN BU BİLGİLERİ BAŞTA SEVDİKLERİNİZ OLMAK ÜZERE PAYLAŞINIZ.PAYLAŞTIKÇA DA GÖRECEKSİNİZ BİZİM MİLLETİMİZ NASIL ORTAYA ÇIKACAK.
ŞİMDİDEN SİZLERE TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM.SAYGILARIMLA...
BU BLOGU AÇMAK BENİM İÇİN ÖNEMLİ.ÇÜNKÜ BİZLER TARİHİMİZLE VAR OLAN BİR MİLLETİN EVLATLARIYIZ.BU BAĞLAMDA TARİHİ BİLMEK VE ONADAN DERS ALMAK BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.
BU BLOGDA TARİHLE İLGİLİ HERŞEYİ PAYLAŞACAĞIZ İNŞAALLAH.YERİ GELDİĞİNDE DERS NOTLARINI VE YAZILI SINAVLARI;YERİ GELDİĞİNDE İSE ŞANLI TARİHİMİZ HAKKINDA BİLDİKLERİMİZİ PAYLAŞACAĞIZ.
BUNLARI YAPARKEN SİZLERDEN İSTİRHAMIM İSE ŞU OLACAK. BENİM YANLIŞIM VARSA ONU SÖYLEYİNİZ;BEN DÜZELTİRİM.EĞER YANLIŞIM YOKSA LÜTFEN BU BİLGİLERİ BAŞTA SEVDİKLERİNİZ OLMAK ÜZERE PAYLAŞINIZ.PAYLAŞTIKÇA DA GÖRECEKSİNİZ BİZİM MİLLETİMİZ NASIL ORTAYA ÇIKACAK.
ŞİMDİDEN SİZLERE TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM.SAYGILARIMLA...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)