A. Brayer, 19. yüzyılda Paris'te yayınlanan Neuf annees a Constantinople (Konstantinopolis'te Dokuz Yıl) isimli eserinde, Osmanlı Türklerinin tevazusu üzerinde durmuş; bunun kaynağının Kuran olduğunu şöyle belirtmiştir:
"Müslüman Türkler arasında kibir ve gurur adeta bilinmez. Kuran'ın en şiddetle yasak...ladığı temayüllerin biri de budur... Bir taraftan da sürekli olarak alçak gönüllülük telkin edilir... İşte bundan dolayı Müslüman Türk'ün yürüyüşünde vakar ve ihtişam olmakla beraber, katiyen kibir ve azamet yoktur. Daima yavaş sesle konuşur; el ve kol hareketlerinde hiçbir zaman zorla hükmeden bir eda sezilmez; hizmetinde tatlılık ve kolaylık vardır."
(A. Brayer, Neuf Annees a Constantinople, cilt 1, Paris, 1836, s. 198-199.)
A. Brayer’in de şahit olduğu üzere Osmanlıların tevazusunun kaynağı İslam ahlakı olmuştur. Bir ayette iman edenlerin tevazulu karakterleri şu şekilde tarif edilir:
“O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler.”
(Furkan Suresi, 63)
Osmanlıların Batılıları kendine hayran bırakan üstün tevazusu Kuran’da bildirilen güzel ahlaka uymalarından kaynaklanmaktadır. Yüce Allah Kuran'da bu konuyu müminlere, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir öğüdü aktararak hatırlatmıştır:
"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." "Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt."
kaynak:Ben Osmanlı torunuyum(facebook)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder